top of page
anonim.halk-edb-arkaplan2.jpg


Anonim Halk Edebiyatı
Aşağıdaki içerik listesinden gitmek istediğiniz bölüme direkt geçebilirsiniz.

DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Kolektif Hafıza

  • Ortak Üretim: Bu edebiyatın "anonim" olması sadece yazarının bilinmemesi demek değildir; aynı zamanda kolektif (ortak) bir üretim olmasıdır.
     

  • Varyantlaşma: Aşık edebiyatında şairler son dörtlükte (tapşırma) ismini kullanırken, anonim eserlerde mahlas kullanılmaz.
     

  • İrticalen Söyleyiş: Şiirler genellikle hazırlıksız, o anın duygusuyla ve doğaçlama (irticalen) söylenir.

Dil ve Üslup

  • Sade Dil: Dil, sadece sade değil, aynı zamanda Türkçenin ses yapısına en uygun halidir. Arapça-Farsça etkisi yoktur.
     

  • Deyim ve Atasözü Zenginliği: Anlatım gücünü deyimlerden ve tecrübeyle sabitlenmiş atasözlerinden alır.
     

  • Kalıplaşmış İfadeler: Anonim halk edebiyatı ürünlerinde, anlatıcının söze başlamasını kolaylaştıran, dinleyicinin dikkatini çeken ve anlatıma ahenk katan kalıplaşmış sözlere (nakarat) sıkça yer verilir. Masallarda "Bir varmış bir yokmuş..", halk hikayelerinde "Aldı dertli, görelim ne söyledi...", Karagöz oyununda "Yıktın perdeyi eyledin viran..." gibi kalıplaşmış ifadeler sıkça kullanılır.

Teknik Özellikler

  • Hece Ölçüsü: En çok 7'li (Manilerde), 8'li (Türkü ve İlahilerde) ve 11'li (Ağıt ve Destanlarda) kalıplar kullanılır. Aruz ölçüsü hiç kullanılmaz.
     

  • Uyak Örgüsü: Manilerde klasikleşmiş aaxa örgüsü, türkülerde ise her bendin sonunda tekrar eden kavuştak bölümleri belirleyicidir.
     

  • Kafiye: Genellikle sözcük köklerinde aranan tek ses benzerliği (yarım kafiye) esastır. Ayrıca sesteş sözcüklerle yapılan cinaslı kafiye, özellikle manilerde ustalık göstergesidir.

Türlerin Sınıflandırılması

  • Üç Ana Grup: Anonim halk edebiyatında edebî türler; nazım(şiir) ürünleri, nesir(düzyazı) ürünleri ve geleneksel Türk tiyatrosu olmak üzere aç ana başlığa ayrılır.
     

  • Nazım Ürünleri: Mani, ninni, türkü ve ağıttan oluşur.
     

  • Nesir Ürünleri: Masallar, efsaneler, halk hikayeleri ve atasözleri-deyimler başlıca nesir ürünleridir.
     

  • Geleneksel Türk Tiyatrosu: Karagöz, orta oyunu, meddah, köy seyirlik ve kukla geleneksel Türk tiyatrosu ürünleridir.

İçerik ve Tema

  • Aşk. Özlem ve Gurbet: Aşk teması genellikle "mutlu son" ile değil; ayrılık, engel ve özlem ile işlenir (Örn: Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı).Göçebe kültürün ve askerlik, çalışma gibi nedenlerle köyden ayrılmanın etkisiyle "gurbet acısı" ve "sıla özlemi" (memleket hasreti) türkülerde ve manilerde çokça yer bulur.
     

  • Ölüm ve Yas: Ölüm, soyut veya felsefi bir boyuttan ziyade; gidenin ardından duyulan gerçek ve yakıcı acı olarak işlenir.
     

  • Doğa Sevgisi: Dağlar, yaylalar, nehirler sadece bir manzara değil; dert dökülen bir dosttur. (Örn: "Ilgıt ılgıt esen seher yelleri", "Yüce dağlar" gibi hitaplar).
     

  • Toplumsal Eleştiri: Nasreddin Hoca fıkralarında olduğu gibi; güldürürken düşündüren, ders veren bir içerik vardır.Yöneticilerin hataları, rüşvet, haksızlık gibi konular; masallar veya seyirlik oyunlardaki (Karagöz-Hacivat) tipler üzerinden dolaylı yoldan eleştirilir.

Özetle

Anonim halk edebiyatı; yazarı belirsiz olup halkın ortak hafızasından süzülen, sözlü gelenekle nesilden nesile aktarılan ve sade bir Türkçe ile icra edilen edebiyat koludur.


Temelini hece ölçüsü, dörtlük ve yarım kafiye gibi milli unsurların oluşturduğu bu eserlerde; soyut hayaller yerine halkın gerçek yaşamı, acıları ve sevinçleri (aşk, ölüm, gurbet) somut ve içten bir dille işlenir.


Şiir, düzyazı ve seyirlik oyunlar (Karagöz, Orta Oyunu) şeklinde çeşitlenen bu ürünler, kalıplaşmış sözler ve ezgilerle süslenerek Türk kültürünün genetik kodlarını taşır.

Dalgalı Kum Desenleri

NAZIM BİÇİMLERİ

01

Anonim Halk Şiiri Nazım Biçimleri

Şair; duygularını (suyu) belli kurallar çerçevesinde; dizelerin sıralanışı, ölçü, kafiye örgüsü ve nazım birimi (dörtlük vb.) gibi unsurları kullanarak bir "kaba" döker. İşte oluşan bu kalıba nazım biçimi adı verilir. Anonim Halk Edebiyatı, yazılı kurallardan ziyade sözlü geleneğin ve müziğin (ezginin) belirleyici olduğu bir sahadır. Bu yüzden buradaki nazım biçimleri, Divan edebiyatındaki gibi katı matematiksel kurallarla değil, ezgi ve hece sayısına göre şekillenmiştir. 


Bu gelenekte şiirlerin "biçimini" belirleyen temel özellikler şunlardır:
 

  • Nazım Birimi: Neredeyse istisnasız olarak Dörtlüktür.

  • Ölçü: Milli ölçümüz olan Hece Ölçüsünün 7’li, 8’li ve 11’li kalıplarıdır.

  • Ezgi (Beste): Anonim halk şiirinde bir şiiri diğerinden ayıran en önemli unsur çoğu zaman "biçim"den ziyade onun *söyleniş tarzı (ezgisi)*dir. Örneğin; bir şiirin "Türkü" veya "Ninni" sayılmasında sadece hece sayısı değil, o şiirin hangi makamla veya niyetle söylendiği belirleyicidir.

    Anonim hak edebiyatının başlıca nazım şekilleri şunlardır: mani, ninni, türkü, ağıt.

02

Mâni

Mâniler, Anonim Halk Edebiyatı'nın en yaygın, en kısa ve en bağımsız nazım biçimidir. Halkın sevinçlerini, acılarını, aşklarını ve sitemlerini en özlü biçimde ifade ettiği, bir nevi "sözlü mesajlaşma" kültürüdür.
 

1. Yapısal Özellikler (Kimlik Kartı)
 

  • Nazım Birimi: Tek dörtlükten oluşur. Başka bir bende ihtiyaç duymaz, kendi içinde bütündür.

  • Ölçü: İstisnasız 7'li hece ölçüsü ile söylenir.

  • Kafiye Şeması: aaxa şeklindedir. (1, 2 ve 4. dizeler kendi arasında kafiyeli, 3. dize serbesttir). Bu şema maniye o kadar özgüdür ki buna "Mani Tipi Kafiye" denir.

  • Konu: Sınırsızdır. Aşk, özlem, doğa, yergi, övgü, evlilik, askerlik gibi hayatın her alanı maniye konu olabilir.
     

2. İçerik Kurgusu: "Doldurma" ve "Asıl Söz"
 

Mani, söyleyeni için pratik zeka gerektirir. Dörtlüğün kurgusu şöyledir:
 

  • İlk İki Dize (Doldurma): Konuyla doğrudan ilgisi olmayan, sadece kafiyeyi hazırlamak ve dinleyicinin dikkatini çekmek için söylenen kısımdır.

  • Son İki Dize (Asıl Söz): Şairin asıl söylemek istediği mesaj, duygu veya düşünce son iki dizede çarpıcı bir şekilde verilir.

3. Mani Çeşitleri (Sınıflandırma)
 

Mâniler biçim özelliklerine (dize sayısı ve ilk dizenin durumu) göre 4 ana başlıkta incelenir:


A. Düz (Tam) Mani
En yaygın mani türüdür. 4 dizeden ve 7'li hece ölçüsünden oluşur. Kafiye şeması a-a-x-a'dır.
 

  • Örnek:
    Bahçelerde börülce (a)
    Oynar gelin görümce (a)
    Oynasınlar bakalım (x)
    Bir araya gelince (a)


B. Kesik (Cinaslı) Mani

İlk dizesi 7 heceden az (genellikle cinaslı bir sözcük) olan manilerdir. İlk dize kesik olduğu için bu adı alır. Kafiyeler genellikle "cinaslı" (yazılışı aynı, anlamı farklı) sözcüklerden seçilir.
 

  • Örnek:
    Yara sızlar (Kesik dize)
    Ok değmiş yara sızlar
    Yaralının halinden
    Ne bilsin yarasızlar (Burada "yara sızlar" hem fiil hem de isim olarak cinas yapmıştır.)


C. Yedekli (Artık) Mani

Düz maninin sonuna, kafiye örgüsüne uygun olarak iki dize daha eklenmesiyle oluşur. Yani dize sayısı 4 değil, 6'dır. Söylenecek söz bitmediğinde "yedek" dizeler devreye girer.
 

  • Örnek:
    Ağlarım çağlar gibi
    Derdim var dağlar gibi
    Ciğerden yaralıyım
    Gülerim sağlar gibi
    Her gelen bir gül ister (Artık Kısım)
    Sahipsiz bağlar gibi (Artık Kısım)


D. Karşılıklı Mani (Deyiş)

İki kişinin (genellikle bir erkek ve bir kadının) karşılıklı olarak manileşmesidir. Soru-cevap şeklinde ilerler. Atışma havası vardır.
 

  • Örnek:
    (Oğlan): Adilem sen naçarsın
    İnci mercan saçarsın
    Dünya deniz olunca
    Gülüm nere kaçarsın

     

    (Kız): Ağam derim naçarım
    İnci mercan saçarım
    Dünya deniz olunca
    Ben kuş olup uçarım


4. Mâninin Sosyal İşlevi
 

Mani, eskiden sosyal medyanın olmadığı dönemlerde bir iletişim aracıydı:

  • Ramazan davulcularının bahşiş toplarken,

  • Düğünlerde gelin ağlatırken,

  • Hıdırellez'de niyet çekerken (Niyet Manileri),

  • Köy meydanında sevdalılar birbirine mesaj gönderirken mâni kullanılırdı.
     

03

Türkü

1. Yapısal Özellikler: "Bent" ve "Kavuştak"
 

Türküyü diğer şiirlerden ayıran en önemli özellik, kendine has bir bölümlemesi olmasıdır. Bir türkü iki ana bölümden oluşur:

  • A) Bent (Asıl Sözler): Türkünün asıl konusunun anlatıldığı bölümdür. Şiirin gövdesidir. İkinci, üçüncü veya dördüncü dizelerden oluşabilir.

  • B) Kavuştak (Nakarat/Bağlama): Her bendin sonunda aynen tekrarlanan bölümdür. Bentleri birbirine bağladığı için bu ismi almıştır. Halk arasında buna "Nakarat" da denir.


Dikkat: Kavuştakların kafiye örgüsü ve ezgisi, bentlerden farklı olabilir. Bu da türküye ritmik bir zenginlik katar.


2. Ölçü ve Kafiye
 

  • Ölçü: Genellikle hece ölçüsünün 7'li, 8'li ve 11'li kalıplarıyla söylenir. Ancak türkülerde ölçü kalıpları maniye göre daha esnektir. Bazı türkülerde hece sayıları arasında uyumsuzluk görülebilir; bu durumlarda "ezgi" aradaki boşluğu doldurur.

  • Kafiye: Bentler kendi aralarında kafiyelidir (aaab, cccb...). Kavuştaklar ise her bendin sonunda değişmeden tekrar eder.


3. Ezgi Yapısına Göre Türküler (Sınıflandırma)

Türküler sadece sözlerine göre değil, "nasıl söylendiğine" (ezgisine) göre iki ana gruba ayrılır. Bu ayrım müzikal açıdan çok önemlidir:


A. Kırık Havalar (Usullü Türküler)

Belli bir ritmi, vuruşu ve temposu olan türkülerdir. Genellikle oyun havaları bu gruptadır.

  • Örnek Türler: Karşılama, Halay, Zeybek, Horon, Bar.


B. Uzun Havalar (Usulsüz Türküler)

Belli bir ritme veya süreye bağlı kalmadan, söyleyenin nefesine ve duygusuna göre serbestçe uzatıp kısalttığı, yanık ve hüzünlü türkülerdir.

  • Örnek Türler: Bozlak (Orta Anadolu), Hoyrat, Kayabaşı, Maya, Ağıt.


4. Konu ve "Türkü Yakmak" Deyimi
 

Türkülerin konusu sınırsızdır; beşikten mezara kadar insanı ilgilendiren her şey (aşk, gurbet, ölüm, kahramanlık, kıtlık, deprem) türkü olabilir. Ancak burada çok özel bir kavram vardır: "Türkü Yakmak". Halk arasında "türkü yazmak" veya "türkü söylemek" yerine; bir acı veya olay üzerine o türküyü ilk kez oluşturmaya "türkü yakmak" denir. Çünkü türküler genellikle masa başında değil; yürek yakan bir olay (sel, ölüm, ayrılık) üzerine o anın duygusuyla ortaya çıkar.


5. Anonimlik Özelliği
 

Türkülerin çoğu anonimdir (söyleyeni unutulmuştur). Ancak bazen Aşık Veysel, Neşet Ertaş veya Karacaoğlan gibi bilinen aşıkların şiirleri de halk tarafından çok sevilip bestelenerek "türküleşebilir". Zamanla bu isimler unutulursa o eser tamamen anonim hale gelir.
 

04

Ninni

Ninni, Anonim Halk Edebiyatı'nın en saf, en samimi ve belki de en eski ürünüdür. Bir annenin veya bakıcının bebeğini uyutmak ya da ağlamasını dindirmek için, belli bir ezgiyle söylediği şiirlere ninni denir. Divan-ı Lügati't-Türk'te "balubalu" olarak geçen ninninin genel özellikleri şunlardır:
 

1. Yapı ve Biçim Özellikleri
 

Ninniler genellikle bağımsız dörtlüklerden oluşur ve yapı olarak Maniye çok benzerler.
 

  • Nazım Birimi: Genellikle Dörtlüktür.

  • Ölçü: Çoğunlukla hece ölçüsünün 7'li, 8'li kalıplarıyla söylenir. Ancak annenin o anki ruh haline göre hece sayıları değişebilir (kırık ölçü), aradaki boşluklar "uzatmalarla" (ezgiyle) doldurulur.

  • Kafiye: Genellikle Mani tipi (a-a-x-a) kafiye örgüsü kullanılır.

  • Nakarat (Bağlama): Ninnilerin en belirleyici özelliği sonlarındaki tekrar eden seslerdir. Dörtlüklerin sonunda genellikle "Eee, eee, eee", "Hu, hu, hu" veya "Ninni yavrum ninni" gibi ritmik sözler bulunur.
     

2. İçerik: "Annenin İç Dökme Aracı"
 

Ninniler sadece "bebek uyusun" diye söylenmez. Anne, bebeğiyle baş başa kaldığı bu anlarda; kimseye söyleyemediği dertlerini, kayınvalidesinden şikayetlerini, eşine özlemini veya çocukla ilgili gelecek hayallerini dile getirir. Bu yönüyle ninniler ikiye ayrılabilir:
 

  1. Çocuğa Yönelik Ninniler: Çocuğun büyümesi, yürümesi, iyi bir insan olması ("Benim oğlum paşa olacak") gibi dilekleri içerir.

  2. Anneye Yönelik Ninniler: Annenin kendi hüznünü, yalnızlığını veya yoksulluğunu anlattığı ninnilerdir.
     

3. Klasik Bir Örnek
 

Herkesin bildiği şu örnek, ninninin yapısını (7'li hece) ve içeriğini (bostana giren danalar ve bebeği koruma içgüdüsü) çok güzel özetler:
 

Dandini dandini dastana (a)
Danalar girmiş bostana (a) 
Kov bostancı danayı (x)
Yemesin lahanayı (a)
Eee, eee, eee, eee (Nakarat)


4. İşlevi ve Önemi
 

  • İlk Dil ve Müzik Eğitimi: Çocuğun ana diliyle ve müzikle ilk tanışması ninni yoluyla olur.

  • Psikolojik Rahatlama: Anne, sıkıntılarını sesli dile getirerek (deşarj olarak) psikolojik bir rahatlama sağlar.

05

Ağıt

Ağıt, Anonim Halk Edebiyatı'nın en hüzünlü, en dramatik ve duygu yükü en ağır türüdür. Ninniler nasıl bir bebeği hayata hazırlarken ve uyuturken söyleniyorsa, ağıtlar da hayata veda edenlerin arkasından söylenir.

1. Tanım ve Temel Özellik
 

Ölen kişinin arkasından duyulan acıyı, üzüntüyü dile getirmek; onun yiğitliğini, cömertliğini ve iyiliklerini övmek amacıyla söylenen şiirlerdir.
 

  • Ezgi: Ağıtlar, konuşur gibi değil, kendine has yanık ve hüzünlü bir ezgiyle söylenir.

  • Söyleyen: Genellikle ölenin yakınları (anne, eş, kardeş) tarafından söylenir. Ancak Anadolu'da sesi güzel olan ve para karşılığı veya hayır için ağlayan profesyonel "Ağıtçı Kadınlar" geleneği de vardır.
     

2. Tarihsel Yolculuk (Karşılaştırmalı İsimlendirme)
 

Ağıt, Türk kültürünün en eski geleneklerinden biridir. İslamiyet öncesinden günümüze kadar farklı isimler almıştır.

İslamiyet Öncesi Dönem -> Sagu (yuğ törenlerinde söylenmiştir.)
Divan Edebiyatı Dönemi -> Mersiye
Halk Edebiyatı Dönemi -> Ağıt

 

3. Yapı ve Biçim
 

Ağıt, diğer türler gibi (Mani veya Türkü gibi) kesin bir nazım biçimi (şekil) adı değildir; konusuna göre verilmiş bir isimdir.

  • Şekil: Ağıtlar genellikle "Türkü" nazım biçimiyle ve hece ölçüsünün (7'li, 8'li, 11'li) kalıplarıyla söylenir.

  • Bağımsızlık: Türküler gibi "bent" ve "kavuştak"tan oluşabileceği gibi, sadece dörtlükler halinde de (koşma tipi) söylenebilir.


4. "Ağıt Yakmak" Deyimi
 

Kültürümüzde "ağıt söylemek" yerine "ağıt yakmak" tabiri kullanılır. Çünkü ağıtlar, masa başında planlanarak yazılmaz. Yürekteki acı o kadar büyüktür ki, sözler o anın sıcaklığıyla, ateş gibi dışarı dökülür (irticalen/doğaçlama).


5. Konu Sadece "Ölüm" Değildir
 

Ağıtlar çoğunlukla ölüm üzerine yakılsa da, halkı derinden etkileyen diğer felaketler için de ağıt yakılır:
 

  • Savaşta kaybedilen topraklar,

  • Sel, deprem, yangın gibi doğal afetler,

  • Gurbete giden ve dönmeyenler (Örneğin: "Yemen Türküsü" aslında bir ağıttır).


Örnek (Gelin Ayşe Ağıdı'ndan): Koyun gelir yata yata Çamurlara bata bata Gelin Ayşe'yi vurmuşlar Köyün yolu gide gide (Bu örnekte, genç yaşta ölen bir gelin için duyulan acı, doğa tasvirleriyle iç içe anlatılır.)

açık kitap

NESİR ÜRÜNLER

Türk halk edebiyatı, her ne kadar hafızalarda genellikle şiir (nazım) geleneğiyle yer etse de, sözlü kültürün derinliklerinde şekillenen köklü ve zengin bir nesir (düzyazı) birikimine de sahiptir. Masaldan efsaneye, halk hikâyesinden geleneksel tiyatroya kadar uzanan bu türler, yalnızca hoşça vakit geçirmeyi değil, aynı zamanda kültürel değerlerin ve toplumsal hafızanın canlı tutulmasını da amaçlar.

1

MASAL

Masal; genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, olağanüstü kişilerin başından geçen olağanüstü olayları anlatan türdür.
 

  • Evrensellik: Masallarda genellikle dini ve milli unsurlara yer verilmez. Konular (iyilik, kötülük, kıskançlık, adalet gibi) evrenseldir.
     

  • Yer ve Zaman Belirsizliği: Olaylar "Kaf Dağı", "Yedi Derya Adası" gibi hayali yerlerde; "evvel zaman içinde" gibi belirsiz zamanlarda geçer.
     

  • Kahramanlar: İnsanlar (padişahlar, keloğlan, prensesler) olabileceği gibi; devler, periler, cinler, cadılar ve konuşan hayvanlar da olabilir.
     

  • Karşıtlıklar: İyilerle kötülerin mücadelesi vardır. Masalın sonunda mutlaka iyiler kazanır, kötüler cezalandırılır. Bu yönüyle masallar didaktik (öğretici) metinlerdir.
     

  • Anlatım: Genellikle -miş'li geçmiş zaman kullanılır. Dil sade, akıcı ve durudur.
     

  • Bölümler: Masallar beş bölümden oluşur: döşeme, serim, düğüm, çözüm, dilek.

2

EFSANE

Efsane; eski çağlardan beri söylenegelen, doğa olaylarını, coğrafi şekilleri, tarihi kişileri veya olağanüstü durumları açıklayan, halkın hayal gücüyle oluşturduğu ancak halk tarafından gerçekten olduğuna inanılan hikâyelerdir.
 

  • İnandırıcılık: En ayırt edici özelliğidir. Kutsal kabul edilir ve saygı duyulur.
     

  • Mekân ve Nesne Bağlılığı: Efsaneler genellikle bir dağa, göle, kayaya, türbeye veya tarihi bir yapıya (örneğin Kız Kulesi) bağlıdır. O mekanın veya nesnenin "neden öyle olduğunu" açıklar.
     

  • Kısa ve Yalınlık: Genellikle halk hikayeleri veya destanlar kadar uzun değildir. Kısa, konuşma diliyle anlatılan düzyazılardır (nesir).
     

  • Motifler: Türk efsanelerinde en yaygın motif, şekil değiştirme motifidir. Kahramanın veya bir nesnenin başka bir varlığa dönüşmesidir. Genellikle bir dua (alkış) veya beddua (kargış) sonucu gerçekleşir.

3

HALK HİKÂYELERİ

Halk hikâyeleri; göçebe hayattan yerleşik hayata geçişle birlikte destan geleneğinin yerini alan, gerçeğe daha yakın olayların anlatıldığı uzun soluklu anlatılardır. Destanların aksine, burada olağanüstü unsurlar azalmış, kişiler ve olaylar daha beşeri (insani) bir boyuta taşınmıştır.
 

  • Biçim: Nazım-nesir karışıktır. Olayların anlatıldığı, mekan tasvirlerinin yapıldığı kısımlarda nesir; kahramanların duygu ve düşüncelerini dile getirdiği, karşılıklı konuşmaların (diyalogların) geçtiği kısımlarda nazım(şiir) kullanılır.
     

  • Anlatıcı: Genellikle "Âşık"lar (saz şairleri) veya "Meddah"lar tarafından köy odalarında, kahvehanelerde, düğünlerde anlatılır.
     

  • Konu: Genellikle Aşk (sevgi) ve Kahramanlık konuları işlenir. Bazen her ikisi iç içedir.
     

  • Anonimlik: Yazarı belli değildir, halkın ortak malıdır. Zamanla "Karacaoğlan" gibi şairlerin hayatları da halk hikâyesine dönüşmüştür.
     

  • Bölümler: Beş bölümden oluşur: fasıl, döşeme, asıl konu, sonuç/dua, efsane.
     

  • Sınıflandırma: Konusuna göre sınıflandırılabilir. Aşk hikâyeleri (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin...), kahramanlık hikâyeleri (Köroğlu, Celali Bey, Kaçak Nebi...), dini-tarihi hikâyeler (Kan Kalesi, Hayber Kalesi, Hz. Ali Cenkleri...)
     

  • Dede Korkut Hikâyeleri: Destandan halk hikâyesine geçiş eseri olarak kabul edilmektedir.

4

DİĞERLERİ

Masal, efsane, halk hikâyeleri dışında şu ürünler de anonim halk edebiyatı içinde yer alır: atasözleri-deyimler, tekerlemeler, bilmeceler, fıkralar, dualar-beddualar.

Atasözleri: Atalarımızın uzun gözlem ve tecrübelerine dayanan, öğüt verici nitelikteki, kalıplaşmış özlü sözlerdir. Genel kural niteliği taşırlar. "Sakla samanı, gelir zamanı." gibi. 

Deyimler: 
Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış, bir durumu veya kavramı etkileyici bir şekilde anlatmak için kullanılan söz gruplarıdır. Öğüt vermezler, anlık durumu bildirirler. Örnek: "Etekleri zil çalmak" (Çok sevinmek)

Tekerlemeler: Ses ve söz oyunlarına dayanan, genellikle ölçülü ve kafiyeli, bazen anlamlı bazen de anlamsız sözlerdir.


Bilmeceler: Bir varlığın veya kavramın adını söylemeden, onun niteliklerini üstü kapalı bir biçimde anlatarak, ne olduğunu dinleyenin bulmasını isteyen sözlerdir.

Fıkralar: Hayattan alınan veya kurgulanan, insanı güldürürken düşündüren, kısa ve nükteli hikayelerdir. Nasreddin Hoca (hazırcevaplık/bilgelik), Bektaşi (nükte), Karadeniz (kurnazlık/saflık) fıkraları en bilinenleridir.

Dualar (Alkış): İyi dilekleri ifade eder. Allah ne muradın varsa versin; su gibi aziz ol gibi sözlerdir.

Beddualar(Kargış): Birinin kötülüğünü istemek için söylenen sözlerdir. Canın yandığı anda çaresizliğin dışavurumu olarak kabul edilir. "Ocağın sönsün," "Gidişin olsun dönüşün olmasın" gibi.

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU

geleneksel-tiyatro-arka-plan-link.jpg

"Tiyatro Ünitesi" başlığı altında incelenmiştir.
İlgili sayfaya gitmek için tıklayınız.

Slaytlar

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı hakkında hazırlanmış slaytlar

İslamiyet Öncesi Türk edebiyatının genel özellikleri ile ilgili slayt:

İslamiyet öncesi Türk destanları ile ilgili slayt:

Özet Videolar

İslamiyet Öncesi Türk edebiyatı hakkında hazırlanmış özet video içerikleri

Dönemin genel özellikleri ile ilgili özet video:

İslamiyet öncesi Türk destanları ile ilgili özet video:

İnfografikler

İslamiyet Öncesi Türk edebiyatı içeriği ile ilgili hazırlanmış infografik içerikler

Dönemin genel özellikleri ile ilgili infografik görsel:

islamiyet-oncesi-infografik.jpg

İslamiyet öncesi Türk destanları ile ilgili infografik görsel:

islamiyet-oncesi-destanlar-infografik.jpg
bottom of page